05 novembre 2013

Le solitaire de France (Fransa’nın yalnızı)



“Filistinliler yoktur. Sanki Filistin’de kendilerini Filistin halkı olarak gören Filistinli bir halk varmış da, sanki biz onları kapıya koymuşuz ve ellerinden memleketlerini almışız. Yok ki onlar.”
Bu cümleler 15 Haziran 1969 tarihli Sunday Times’ta yayımlanmış. Demeç veren ise Madam Golda Meir. Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen çok da bir şey değişmemiş aslında. Yukarıdaki alıntıyı Roger Garaudy’nin geçtiğimiz günlerde Cemal Aydın tarafından Türkçeye çevrilen “İlahi Mesajlar Toprağı Filistin” adlı kitabından yaptık. İlahi Mesajlar Toprağı Filistin, önemli bir düşünürün, Filistin coğrafyasının tarihine yaptığı yolcuğun hikayesi. Ve bu yolculuk, geçmişten günümüze doğru yapıldığı için, bölgenin bu günki haritasının nasıl şekillendiğini de anlamamızı kolaylaştırıyor. Eğer Roger Garaudy’le bir yolculuğa çıkmışsanız, sizi hiç ummadığınız yerlerden, düşüncelerden, sembollerden geçirir. Filistin’in hikayesinin Garaudy tarafından kaleme alınmış olması bu açıdan önemli.  Kitap vesilesi ile şimdilerde kusursuz bir yalnızlığa terkedilen Roger Garaudy’yi hatırlamakta yarar var. 

Roger Garaudy kimdir?
1913 Fransa doğumlu. 1952 yılında Sorbonne Üniversitesi’nden Edebiyat dalında, 1954 yılında da SSCB Bilimler Akademisi’nden Bilim dalında doktor ünvanı aldı. Doktora tezini Gaston Bachelard yönetti. Bir ara Marksist İnceleme ve Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü yaptı. Fransız Parlementosu’nda milletvekili, Millet Meclisi Başkan Yardımcısı, Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve Senatör oldu. Fransız Komünist Partisi’nde zirveye tırmanmışken yaptığı tenkitlere kulak asılmadığı için bu kuruluştan koptu. Üniversitede akademisyenliğe devam etti. Emekliye ayrıldıktan sonra telif çalışmalarına hız vererek her biri dünya çapında yankılar uyandıran eserlere imza attı. Basın yayın kuruluşlarında yayınlanan bildirileriyle milletlerarası siyaset ve insan hakları ihlalleri konusundaki görüşlerini, sık sık kamuoyuyla paylaştı.
Garaudy İslam’ı seçip Filistin halkının haklarını İsrail’e karşı savunmaya başladıktan sonra, pek çoğu İsrail taraflısı sermayenin elinde olan Batı basın yayın organları ve yayınevleri tarafından dışlandı. Avrupa ve Amerika kitle iletişim araçları onu yok saymaya başladı. Garaud’nin adı artık basında yer almaz, kendisine söz hakkı tanınmaz oldu. Bu yalnızlaştırma projesine rağmen Garaudy, otuzu aşkın dile çevrilen eserleriyle, geniş bir kitle tarafından tanınmakta ve halen takip edilmektedir.

Blokaj nasıl başladı?
Roger Garaudy 1982 yılına kadar Fransa’da kendi tabiriyle bir “yıldız”dı. Basının ambargosuna uğramadan yayınladığı “Yaşayanlara Çağrı” adlı kitabı 290 bin adet sattı. 1982 yılında Le Monde gazetesinde, İsrail’in Lübnan’a açtığı savaşı ve ülkeyi işgal edip pek çok cana kıymasını tenkit eden bir bildiri yayımlattı ve iki İsraillinin intikamını almak için Lübnan’daki Sabra ve Şatila kamplarında 20 bin Filistinlinin canına kıyılmasına sebep olan Ariel Şaron’u yerden yere vurdu. Bu bildirinin altına Peder Lelong ve Papaz Mathieu da imza attı. Bu gelişmeler üzerine silahlı milis gücüyle Fransa’da hükümet içinde hükümet, devlet içinde devlet olan LİCRA( Irkçılığa ve Yahudi Düşmanlığına Karşı Milletlerarası Birlik) Garaudy hakkında dava açtı. Ancak LİCRA davaları kaybetti. Buna rağmen o günden sonra kitapçılar Garaudy’nin kitaplarını satmaya cesaret edemedi. “İsrail, Mit ve Terörizm” eserinden dolayı da Fransa’dan yurt dışına çıkışı yasaklandı Garaudy’nin. Mahkumiyetinin sebebi de kitabın sahte ve çarpıtılmış baskısıydı.
Filistin direnişine nasıl bakıyor?
“Filistin halkının haklı mücadelesi, kelimenin Batılı anlamıyla “milliyetçi” bir mücadele değildir. Nitekim bu mücadele, bir taraftan ataları tarafından ekilip biçilmiş bir toprağa “dönüş”, diğer taraftan da, Arap camiasının ve “ümmet”in yeniden tamamlayıcı bir parçası olma mücadelesidir” diyor Garaudy ve bölgedeki durumu şöyle değerlendiriyor: “Tarih boyunca bu bölge dış istilalar ve işgaller gördü, fakat onlardan hiçbiri yerlileri ya kovmayı ya da imha etmeyi kendisine gaye edinmedi. Romalılar, Haçlılar, hatta İngiliz sömürgeciler, garnizonalrını kurmak ve topraklara hakim olup halkını sömürmek için ülkeyi işgal etmekle yetindiler: Siyonistin maksadı, görülmemiş, duyulmamış bir şeydir: Bir halkın yerine bir başka medeniyeti yerleştirmek…”


İslamla ilk nasıl tanıştı?
14 Eylül 1940’ta Garaudy, gizli örgüt kurmak suçundan tutuklanıp Cezayir’deki bir kampa yollanır. Kampta düzenlenen bir ayaklanmanın elebaşlarından olduğu için Fransız komutan tarafından kurşuna dizilmek istenir. Ancak komutanın emrine uymayan Cezayirli askerler sayesinde hayatı kurtulur. Garaudy “Niçin ateş etmediler, bizi sevmeleri için hiçbir sebepleri yok ki…” der fakat teğmenin cevabı manidardır. “-Evet, sizi sevmeleri için hiçbir sebepleri yok ama, bir Müslüman savaşçısı için silâhsız bir insana ateş etmek askerlik şerefiyle bağdaşmaz…”
Bu olaydan sonra İslâm kültürü üzerine bilgi edinmek ister. Ancak Millî Kütüphane’ de sathî bilgiler dışında köklü ve esaslı bir esere rastlayamaz. Cezayir’de iken “Müslüman Alimler Birliği”nin Başkanı Beşir İbrahimi ile görüşür ve çok etkilenir. İslam’ı tercih edişi bu olaydan 40 yıl sonra olsa da Garaudy’nin hayatında bu olayın önemi büyüktür.

Şu an nerede?
Roger Garaudy şimdi Paris’te yaşıyor. İlerleyen yaşı sebebiyle artık düşünce yoluyla kimseyi rahatsız edecek durumda değil, ama ambargo hala sürüyor.

Bir İstanbul anısı…
Garaudy’nin hatıralarını kaleme aldığı “Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum” adlı eserinde, Süleymaniye ve Ayasofya ile ilgili anılarını şöyle anlatıyor:
“İslam’ın camilerdeki taşa işlenmiş mesajını, yeni gözlerimle tekrar okumayı arzuluyorum.
Otele bile gitmeden önce, programın bu ziyaretleri yutmamasından emin olmak için, Süleymaniye Camii’ne götürülmemi istiyorum, ardından Ayasofya’ya, peşinden yine Süleymaniye ve tekrar Ayasofya’ya…
Ebediyetin varlığını telkin etmenin iki mekanı, iki tarzı. Hristiyan duyarlığı, Müslüman duyarlığı.
Ayasofya’da tarihin beklenmedik hadiseleri ilk ve asıl düzenini bozmuş olsa da, sanki tavan göğe asılmış gibi, dayandığı taştan duvarlar silinip kaybolmuş. Gölgeler gitgide azalırken, bu kubbeden inen bir ışık çağlayanı, bize bir hafifleme hissi ve gotik bir katedralinkine benzer bir yükselişi izleme duygusu veriyor.
Süleymaniye’de de bize sonsuzluk telkin ediliyor. Ama başka türlü: İç tedirginliğin değil, aklın ritmik mekanıdır orası. (…)
Rüku için eğildiğimde, sanki secde yeri ışıklanmışçasına, halıların ayaklarımın altında bütün o lâl renkleriyle alev alev tutuştuklarını görüyorum.” (Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum, Sayfa 353, TEV Yayınları, Çev:Cemal Aydın)

İlahi Mesajlar Toprağı Filistin
Garaudy Müslüman olduğu için değil Yahudilerle ilgili söyledikleri sebebiyle mahkûm edilen bir düşünür. Garaudy’nin Müslüman olması Fransa’yı memnun etmese de, o ne çektiyse İsrail’in politikasına karşı çıkan ve Filistin direnişini destekleyen görüşleri yüzünden çekti. Türkçeye çevrilen son kitabı İlahi Mesajlar Topağı Filistin de Garaudy,  Filistin’i kadim tarihinden yakın zamana dek mercek altına alıyor. Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Kenan Medeniyeti’nden, İbraniler’den, Hristiyan Filistin’den ve İslamlaşan Filistin’den söz ediliyor. İkinci bölümde Batı’nın hayalindeki Filistin anlatılırken, Siyonizm’in tarihi sürecinden bahsediliyor. Son bölümde ise İsrail Devleti’nin doğuşu, iç ve dış politikası ve Filistin direnişine yer veriliyor.